16.11.2017

NAMAZI ANLAYARAK KILABİLMEK-2

Geçen haftaki yazımıza, kaldığımız yerden devam edelim.

Başlama tekbiriyle beraber, erkekler göbeklerinin üstüne, kadınlar da göğüslerinin üstüne ellerini bağlarlar. Eller bağlı, ayaklar kıbleye doğru, gözler ise secde yerine bakar vaziyetteki duruş, Allah’ın huzurunda kıyam halindeki en güzel duruştur.

İlk önce “ Allah’ım seni tesbih ederim ve sana hamdederim. Senin ismin mübarek ve şanın da yücedir. Senden başka ilah yoktur” mealindeki “ Sübhaneke ” duasını okuruz. Müminim diyen, yerde ve gökte ne varsa, hepsinin Allah’ı zikir ve tesbih ettiğini bilir ve inanır. Kendi de Allah’ın huzurunda ellerini bağlayınca, hemen “ Sübhaneke ” duasıyla Allah’ı tesbih eder.

Sübhanekeden sonra Eüzü Besmele’yi okuruz. “ Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınıyorum ” diyerek, daimi düşmanımızı kendimizden uzaklaştırıyoruz. Her hayırlı işe “ Bismillah ” diye başlanması gerektiğini bilen Müslüman, en kıymetli ibadet olan namaza da “ Bismillahirrahmanirrahim ” diyerek başlar.

Sevgili Peygamberimiz (s) “Namaz kılan, Rabbıyla konuşmaktadır” buyuruyor. Allah’ın huzuruna duran, Allah ile konuştuğuna göre, seçilecek en doğru söz, Allah kelamıdır. Ayaktayken mutlaka Fatiha Süresini okur, peşinden de gene Kur’an’dan bir miktar ayet veya sure okuruz. Devamlı tekrarlanan ayet ve dualar, uyarıcılık görevi yapıyor, beyin müspet manada yıkanıyor ve rahatlıyor. Aynı zamanda önemli prensipler, hafızaya yerleştirilmiş oluyor. Her rekâtta mutlaka Kur’an-ı Kerim’den bazı bölümlerin okunması, Allah kelamının hayatımızla ne kadar iç içe olduğunu göstermektedir.

Mümin, Allah’ın huzurunda bir müddet kıyamda durup, Allah kelamını da okuduktan sonra, belini iyice bükerek eğiliyor. Rükü halindeyken üç defa “ Sübhane rabbiyel azim= En büyük olan Rabbim noksanlıklardan münezzehtir” diyerek tesbih ediyoruz. “ Semiallahu limen hamideh ” diyerek hafifçe doğruluyoruz.

Namaz kılan kişi, Yaradan karşısında kendisinin aciz bir kul olduğunu ve topraktan yaratıldığını hatırlar. Hızlı bir şekilde alnını secdeye koyup, kendini toprakla aynı hizaya getirir. Bu vaziyetteyken gene üç defa “ Sübhane Rabbiyel A’la= Yüceler yücesi Rabbimi tesbih ederim” der. Secde halinde Allah’a manen en yakın olacağımızı bilerek ve sünnete uyarak, secdeleri ikişer kere yaparız. Böylece bir rekât namaz kılmış oluruz.

Bu hareketleri bir kere daha tekrarlayan ve duaları okuyan kimse, ikinci rekâtı tamamladığı için oturması gerekir. Bu iki rekâtlı namazlarda son oturuştur, üç ve dört rekâtlı namazların da ilk oturuşudur. Burada “ Tahiyyat ” duası okunur. Şayet son oturuş ise “ Allahümme Salli ve Allahümme Barik ” duaları da okunur.

Ka’de dediğimiz namazdaki oturuşun bir adabı vardır. Diz üstü oturulur, eller dizlerimizin üzerinde durur ve gözlerimiz ellerimize bakacak şekilde, başımız hafifçe öne eğik olur. Allah’ın huzurunda olabilecek en güzel oturuş budur. Sevgili Peygamberimiz (s), “ Namazları benim kıldığım gibi kılın” buyurmuştur. Bizler de O’nun gibi yapıyor, en azından yapmaya çalışıyoruz.

Namazımızın sonuna geldiğimizde, Tahiyyat Duasının peşinden, Salli ve Barik dualarını okuruz. Bu duaları bizzat Peygamberimiz (s) öğretmiştir. Bu dualar sayesinde Resulullah’ı (s) sıkça anmış oluyoruz. O’na salatü selam okuyarak bolca da sevap kazanmış oluyoruz. Diğer taraftan hak dava uğruna çok çalışan ve zahmetler çeken Hz. Muhammed (s) ve Hz. İbrahim (a.s.) Peygamberi hatırlayıp, kendimize; “ Birazdan namazım bitecek ve tekrar dünya işlerine döneceğim. Dünyaya aldanıp kapılmamalıyım. Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim (s) gibi görevime devam etmeliyim” demiş oluyoruz.

Namazımız bitince önce sağ tarafa, sonra da sol tarafa “ Esselamü aleyküm verahmetullah = Allah’ın selamı ve rahmeti size olsun” diyerek selam veriyoruz. Böylece kendimize, koruyucu meleklere, cemaatle kılıyorsak, yanımızdaki insanlara selam vermiş ve dua etmiş oluyoruz.

Namazlarımızı bu bilinç içinde kılabilmek ve namaz borcu olmadan Yüce Mevla’nın huzuruna çıkanlardan olabilmek dileğiyle..

 

Turgut AÇARİ

İl Müftüsü