Yüce dinimiz, emir ve tavsiyeleriyle iyi ve olgun insan yetiştirmeyi hedeflemiştir. Pek çok ayette “Allah iyi insanları (iyilik yapanları) sever” buyurulmuştur. Sevgili Peygamberimiz (s) de, “Sıradan insanlar olmayınız. Bilakis insanlar bize iyilik ederse, biz de iyilik yaparız. Kötü davranırlarsa, aynı şekilde karşılık vermeyiz diyen, şahsiyetli insanlar olunuz” buyurarak, bize hedef göstermiştir.
İçinde bulunduğumuz “Mevlana Haftası” münasebetiyle, Hz. Mevlana’nın güzel ve özlü sözlerine atıflar yaparak, önemli bulduğum birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Faydalı olması ve gereğince amel edilmesi temennisiyle.
Mevlana, iyi insanı şöyle tarif etmektedir. “İyi insan kaybetmez, kaybedilir. Kaliteli insan işiyle uğraşır, boş insan kişiyle uğraşır. İyi huylu şikâyet etmez, tahammül eder.” Maalesef çoğu zaman iyilerin kıymeti, zamanında anlaşılmıyor. Ancak öldükten sonra fark ediliyor ve pişmanlık duyuluyor. İyi insan, hayattayken de iyidir, öldükten sonra da iyidir ve iyi olarak anılmaya devam eder.
Olgun insan olmak konusunda, şu tavsiyelerde bulunulmaktadır: “ Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz. Aklın başına geldiğinde pişman olacağın bir işi sakın yapma. Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusur örtmeyi marifet edin kendine işte o zaman kusursuz olursun.”
Kalbimizin dil ile sözlerimizin de aklımız ve kalbimizle çok yakından alakası vardır. Konuyla ilgili olarak yine Mevlana’ya kulak verelim: “ Kalb denizdir, dil ise kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur. Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.” Konuyu şu atasözümüz en veciz şekilde özetlemektedir. “ Dervişin fikri neyse, zikri de odur.”
Kibirlenmenin fenalığını şu sözlerle özetler Mevlana: “ Kendini çok beğenme kul katında, ne kendini beğenmişler var toprak altında. Bak ibret al yere düşen yaprağa, o da yukarıdan bakardı toprağa. Bir kimsede kibir varsa, konuştuğu zaman, soğan gibi kokar.” Sonunda da, “ Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Mühim olan çamurlaşmamak.” diyerek, çok dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatıyor bizlere.
Cenab-ı Allah: “ Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım” buyuruyor. Kulluk bilincini bir de Mevlana’dan dinleyelim: “ Ben, kul oldum. Her kul, efendisi tarafından azad edilince mutlu olur. Allahım! Ben senin kapında kul oldukça daha mutlu olurum.” Allah cümlemizi kendisine layık ve razı olduğu kullarından eylesin.
Mevlana’nın dostluk ve güven konulu sözlerini hatırlayalım:
-Dostluk, illa yan yana, diz dize olmak değildir. Asıl dostluk can cana, kalp kalbe olmaktır.
-Unutma, senin için başkasından vazgeçen, bir gün başkası için senden vazgeçer.
-Ey dost! Derdin ne olursa olsun, umudun her zaman Allah olsun.
-Mevla için neyse değerim, işte ben o kadar ederim.
Sohbetimizi Mevlana Celalettin Rumi’nin o meşhur ve ibretli cümleleriyle nihayetlendirelim:
-Dün akıllıydım dünyayı değiştirmek istedim. Bugün ise bilgeyim, kendimi değiştirdim.
-Üç sözden fazla değil tüm ömrüm; hamdım, piştim, yandım.
-Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
Selam, sevgi ve dualarımla..
Turgut AÇARİ
İl Müftüsü