29.05.2018

FATİH’İ TANIMAK VE FETHİ ANLAMAK

 

Bugün 29 Mayıs ve İstanbul’un fethinin yıldönümü. Böyle önemli bir günde fethin sembolü ve kahramanı olan Fatih Sultan Mehmet’ten bazı anekdotlar naklederek gençlere örnekler sunmak istiyorum.  Zira güzel örnekler iyilik istikametinde istek ve cesaret uyandırırlar.

 

Fatih, okuyacak yaşa geldiğinde Manisa’ya gönderilir ve dönemin en iyi hocalarına emanet edilir. Önce din eğitimi almaya başlar. Kur’an dersiyle başlayan eğitim; Tefsir, Hadis, Fıkıh, Akaid ve Kelam dersleriyle devam eder. Peşinden Fen, Edebiyat, Tarih, Felsefe ve yabancı dil dersleri takip eder. Ana dili Türkçeye ilaveten iyi derecede Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Sırpça da öğrenmiştir. On dokuz yaşına kadar bunca ders alan Fatih’in kafası hiç te karışmamıştır. Bilakis daha da açılmış ve çağ değiştiren insan olmuştur.

 

Rivayete göre Hacı Bayramı Veli Edirne’ye gider ve padişah II. Muradı ziyaret eder Padişah İstanbul’u feth etmek istediğinden bahsedince, Hacı Bayramı Veli beşikte yatan fatihi göstererek: “ Fetih, bu çocuğa nasip olacak” der. Bu sözün etkisinde kalan Sultan Murat, on iki yaşına gelen Mehmet’i tahta çıkarır. Ama bu durumdan yararlanmak isteyen batılılar, yeni bir haçlı seferine kalkışırlar.  Durumu yardımcılarıyla istişare eden fatih, babası Murad’ın tekrar yönetimi almasına karar verir. Babasına şöyle bir yazı gönderir: “ Kendinizi hala padişah olarak kabul ediyorsanız, ülkenin selameti için yönetimi ele alınız. Yok eğer beni padişah kabul ediyorsanız, size derhal ordunun başına geçmenizi emrediyorum.” Bu emri alan Sultan Murad derhal gelerek işin başına geçer. Şehzade Mehmet de tekrar eğitime devam etmek üzere Manisa’ya döner.

 

Fatih Sultan Mehmet ordusuyla İstanbul önlerine geldiğinde, önce bir seccade ister. Seccade hazır olunca, kıbleye doğru secdeye kapanarak uzunca dua eder. Onu gören vezir, komutan ve askerler de secde edip, hep birlikte zafer için dua ederler. Fatih sadece dua ile yetinmemiş, savaş için gerekli tüm hazırlıkları da yapmıştır.

 

Fetih gerçekleştikten sonra Fatih, atından inerek yere kapanır ve secde yaparak, şükrünü Allah’ına arz eder. Ama ne yazık ki son yıllarda bazı korsan veya art niyetli turist rehberleri, Ayasofya’nın duvarındaki el izini göstererek şöyle asılsız bir hikâye anlatırlar. “ Güya Türk ordusu Ayasofya’ya sığınan insanları öldürmüşlerdir. Fatih atıyla Ayasofya’ya girdiğinde, at cesetlerden korkarak şaha kalkmış, Fatih’te düşmemek için eliyle duvara tutunmuş ve duvarda el izi çıkmış .” Böyle bir şey yaşanmış olamaz. Zira Türk askeri silahsız insanlara asla kurşun atmaz, Fatih gibi büyük bir insan da at üzerinde bir mabede girmez ve girmemiştir de.

 

Fatih çok engin bir hoşgörüye sahipti. İstanbul’a cami ve mektepler yaptırırken, kiliselerin bakım, temizlik ve sair hizmetleriyle ilgilenecek adamlar görevlendirmiştir. Din adamı bulma zorluğu yaşayan Hıristiyanlara kiliseler bünyesinde özel okul açmalarına müsaade etmiştir. İspanyadan göç etmek zorunda kalan Yahudilerin, İstanbul’a gelmelerine yardımcı olmuştur.  Yahudi inancına göre, Yahudi bir kişinin kesmediği hayvanı yemeleri helal olmadığından, uzunca bir müddet et yememişlerdi. Bunu haber alan Fatih “Yahudi ve Hıristiyanların kestiği, Müslümanlara helaldir” kuralından hareketle, hayvan kesim işlerini Yahudilere vermiştir.  Böylece herkesin rahatça et yemesini sağlamıştır.

 

Fatih’in, hocalarına karşı derin bir saygısı vardı. Molla Gürani’ye her yerde saygı göstermiş, her karşılaştığında da elini öpmüştür. Diğer hocası Molla Hüsrev’e de aynı saygıyı göstermiştir.  Camide bile hocasına hürmeten ayağa kalkarak yer vermiştir.

 

Diğer hocası Akşemsettin’den iki şey istemiştir. Birincisi Eyüp Sultan Hazretlerinin mezarını bulması. İkincisi ise kendisine intisab ederek, tasavvufa girmeye müsaade etmesi. Büyük Veli Akşemsettin, Allah’ın da yardımıyla,784 sene önce defnedilmiş olan Eyüp Sultan’ın kabrini bulmuştur. Tasavvuf konusuna gelince: “ Padişahım! Siz dindar bir devlet adamısınız, millet ve memleketin selameti için bu halinizi korumanız icab eder” diyerek Fatih’in tasavvufa yönelmesini istemediğini nazikçe ifade etmiştir.

 

Fatih Sultan Mehmet, dünyanın gelmiş geçmiş en genç değişimcisidir. Fatih’in yaptıkları, adaletin zulme, hoşgörünün taassuba, sanatın kabalığa, medeniyetin geri kalmışlığa, hayırseverliğin menfaatçiliğe, ilmin cahilliğe, ahlakın da ahlaksızlığa galip gelmesidir. Bütün bunlar yeni bir çağın açıldığının kesin delilleridir.

 

Fetih ruhunun iyi anlaşılması  ve Fatih’in de gençlerimize örnek olması dileğiyle…

 

Turgut AÇARİ

İl Müftüsü