Dua, arzu ve isteklerimizi Allah’a arzetmek ve ihtiyaçlarımızı sadece O’ndan istemektir. Dua, bir nevi Allah ile beraber olmaktır. Kendini kalben Allah’a bağlayanlar için, ölüm de hoştur, ömür de. Allah dua eden kullarını sever ve onlara değer verir. Bu sebeple dua, vazgeçemeyeceğimiz bir ibadettir. Hastalanınca, korkunca veya daralınca, dua etmeyen insan yoktur. Önemli olan, bunalmadan önce dua etmektir.
Dua, ibadetin özüdür ve pek çok faydası vardır. Bunlardan bazılarını anlatmak isterim. Sevgili Peygamberimiz (s) : “Dua, kazaları önler ve insanı beladan korur” buyurmaktadır. Bazen öyle trafik kazaları görüyoruz ki, hurda haline gelmiş araçtan, burnu bile kanamadan kurtulan insanlar olmaktadır. Bu insanlar, çokça dua etmiş veya bolca sadaka vermiş kimselerdir. Önceden yapmış olduğu duaların faydasını görmüştür.
Dua insanı alçak gönüllü yapar. Çünkü duada Allah’ı büyük, kendini ise küçük görme vardır. Sürekli olarak dua edenler, giderek insanlara karşı da mütevazi olurlar. Dua aynı zamanda insanı hayırsever yapar. Zira duadan önce sadaka vermek, duanın kabulüne vesiledir. Bunu bilen ve çokça yapmaya çalışanlar, zamanla çok hayırsever insanlar olurlar. Dua, rızkın genişlemesini ve sağlığın artmasını sağlar. Dua etmeye devam eden insanı, melekler hem korur, hem de o kişiye dua ederler. Usulüne göre yapılan her dua kabul olur. Kişi sonucunu er ya da geç görür. Şayet isteği bu dünyada verilmezse, öbür dünyada birikmiş sevap olarak karşısına çıkacaktır.
Dua için belirlenmiş özel bir vakit olmamakla birlikte, tercih ve tavsiye edilen önemli gün, gece ve saatler vardır. Böyle zamanlarda daha çok dua etmekte fayda vardır. Üç aylar dediğimiz, Recep, Şaban ve Ramazan ayları, bayram, kandil ve Cuma geceleri, iftar ve seher vakitleri ile Cuma namazı vakti çok tavsiye edilmiştir. Biz her zaman dua edelim, ama bu kıymetli zaman dilimlerinde daha fazla dua etmeye çalışalım.
Çok önemli ve ciddi bir dua için, önceden şunları bilip yapmakta fayda vardır. Birkaç gün oruç tutmak, yetim ve yoksulları sevindirmek, kul hakkı varsa ödemek en başta gelir. Sonra abdest alıp iki rekat namaz kılmalı, kıbleye doğru oturup, ellerimizi semaya doğru açmalı, başımızı da biraz öne eğerek günahlarımızın affını dilemeli, peşinden de arzu ettiğimiz şeyleri Allah’tan istemeliyiz.
Duaya ilk önce Allah’a hamd ederek, Peygamberimize de salat-ü selam getirerek başlamalıdır. Mütevazi bir şekilde ve yumuşak bir ses tonu ile dua etmeli. Duanın kabul olacağına yürekten inanmalı, asla aceleci davranmamalıdır. İyi ve hayırlı işler için dua etmeli, asla beddua etmemeli. Anne ve babamız başta olmak üzere, başkalarını da dualarımıza dahil etmeliyiz. Dualarımız, samimiyetimiz ve ciddiyetimiz nisbetinde kabul olacaktır.
Sağlığımız, rahatımız, kısaca her türlü imkanımız varken dilimizi duaya alıştıralım. Sözlü duaya ilave, fiili dua denilen, yani bizzat yapılması gerekenleri de yapalım, sonra neticeyi Allah’a bırakalım. Dile getirdiğimiz ve gönlümüzde olup da, ifade edemediğimiz tüm dua ve isteklerimizin kabulünü Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Hayatımızın her anının dua haline gelmesi dileğiyle...
Turgut AÇARİ
İl Müftüsü